Giriş yap
En son konular
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
Kimler hatta?
Toplam 9 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 9 Misafir Yok
Sitede bugüne kadar en çok 286 kişi Ptsi Ekim 07, 2024 11:38 pm tarihinde online oldu.
******'e göre Ekonomi planı 3 ve Devletçilik
1 sayfadaki 1 sayfası
******'e göre Ekonomi planı 3 ve Devletçilik
DEVLETÇİLİK POLİTİKASI
1929-1930 Dünya bunalımına kadar Türkiye’de ulusal ekonomi yukarıda belirttiğimiz anlayışlardan hareket edilerek ele alınmış ve uygulamalar daha çok bu yönde yapılmıştı. Ancak, 1929 yılında, önce Amerika Birleşik Devletlerinde patlak veren büyük ekonomik bunalım, artan işsizlik, ekonomik durgunluk, enflasyon, hayat pahalılığı giderek bütün dünyaya yayılmaya başlamış ve her ülke bunun tesirlerini az veya çok hissetmeye başlamıştı. Nisbeten fakir ve savaşların yaralarını henüz saramamış olan Türkiye’de de bu bunalım etkisini göstermişti. Birçok devlet gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti de, 1930 yılından itibaren, ekonomide devlet müdahaleciliğine yer veren bir sisteme doğru kaymıştır. Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu çıkarılmış, döviz, para arzı ve dolaşımı işlevi sıkı kontrol altına alınmıştır. 1931 yılında toplanan CHP Kurultayı’nda ekonomide devletçilik modeli uygulanmasına karar verilmiştir. Peki devletçilik neydi ve Türkiye’de nasıl uygulandı?
Devletçiliği, ****** ve arkadaşları kısaca “ferdin yapamayacağı işleri devlet yapar” şeklinde tanımlamışlar ve devletçilik ilkesi için şu gerekçeleri öne sürmüşlerdi: Ülkemiz uzun süren savaşlarda yanmış, yıkılmış ve harabeye dönmüştür. Yurdun yeniden imarı ve kalkınması için yabancı sermaye istekli davranmamaktadır. Türk müteşebbislerinin elinde de bir iş için gerekli kaynak ve mali imkânlar yoktur. Şu halde devlet, başta endüstri olmak üzere, birçok alanda ekonomik hayata girecek, demir yolları, fabrikalar, barajlar, sosyal tesisler yapacak ve ayrıca Batı’da daha çok özel teşebbüsün elinde olan telefon, telgraf, posta ve radyo tesislerini ve gerekli diğer teşebbüsleri kuracak ve işletecektir. Peki, bu devletçi sistem, Marksist, sosyalist-kollektivist ve liberal-kapitalist pazar ekonomileri karşısında hangi konumda bulunacaktı? ****** bizde devletçiliği şöyle anlatmaktadır: “Bizde devletçilik, bazılarının sandığı gibi, sosyalist teorilerden ilham alınarak kurulmamıştır. Yani bizim devletçiliğimiz bir sosyalist ekonomi düzeni değildir; ama devletçilik, liberal-kapitalist bir sistem de değildir. Devletçilik Türkiye’nin koşullarından, öz ihtiyaçlarından doğmuş, Türkiye’ye has bir sistemdir”. Ekonomi politikasında buna üçüncü yol, yahut karma ekonomi modeli de denilebilirdi. Devletçilik ilkesi, 1937 yılında yapılan anayasa değişikliğiyle CHP’nin “altı ok”uyla birlikte Anayasaya da girmiş ve ******’ün ölümünden sonra İkinci Dünya Savaşı içinde kabul edilen olağanüstü hal ekonomi kanunları ve uygulamaları ile de artarak devam etmiştir. Bu kanunların en önemlilerine örnek, İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı döneminde çıkarılan Milli Korunma Kanunu ve Varlık Vergisi Kanunlarıdır.
Devletin ekonomik hayata çeşitli yönlerden müdahalesi ve devlet iktisadi teşebbüsleri uygulamaları yer yer bazı olumlu sonuçlar vermekle beraber, devletçilik ilkesi; zaman içinde, giderek ekonomik hayata gereksiz, hattâ keyfi denecek müdahalelerle altın yumurtlayan tavuğun, sıkıcı bürokratik formalite ve engeller yüzünden verim verememesi ve işletmelerin çoğunun büyük zararlar vermesi sonucunu doğurmuş ve ülkede beklenen hızlı ekonomik büyüme, toplumsal refah, ulusal gelirde amaçlanan yüksek artış sağlanamamıştır. KİTİer devletin bütçesinde, hazinesinde, partizan politikalar yüzünden, büyük boşluklar yaratmış ve âdeta devletin ve vatandaşın sırtına ağır bir yük, kambur olarak binmiştir.
Gariptir, seçim platformlarında ve parti programında ekonomide devletçi modele karşı, liberal-pazar ekonomisini savunan Celâl Bayar, Demokrat Parti döneminde Kamu İktisadi Teşebbüslerinin, sermaye ve güç olarak, Türkiye ekonomisinin en büyük bölümünü teşkil ettiğini, bu itibarla kendilerinin de CHP kadar devletçi olduğunu üzeri sürmüştü! Bu açıklama bir paradoks ya da politik taktik olmakla beraber, bir bakıma doğru bir tesbiti de yansıtıyordu. Bununla beraber söylemek gerekir ki, 1950-1960 yılları arasında uygulanan ekonomi politikaları giderek köylüyü, esnafı, tüccarı, müteşebbisi ve özel sektörü güçlendirecek, memnun edecek bir yönde gelişmiştir. Başta ABD olmak üzere, yabancı sermayeye kapılar aralanmıştır. Ülke genelinde eskiye göre nisbi bir refah ve büyüme görülmüştür. ABD’den de, bir kısmı hibe olmak üzere, ülkemize oldukça önemli askeri ve ekonomik yardımlar gelmeye başlamıştır.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Türkiye’de iktisat politikasının ve devletçiliğin zamanla zigzaglar ve ani dönüşler yapmasının kanaatimce iki temel nedeni vardı: Bunlardan birincisi, devletçiliğin tutarlı, sağlam bir fikir temeline ve düşünce sistematiğine oturtulamamış olmasıydı. Liderler doktriner yaklaşımları reddettikleri ve daha çok günlük ihtiyaç ve gelişmelere göre değişen pratik, ampirik, hatta bazen takdiri bir politika çizgisi izlemek istedikleri için devletçilik ilkesi istenen sonucu tam olarak verememiştir. Esasen devletçiliği bir süre sonra bir fikir temeline, sisteme oturtmak isteyen çabalar da, örneğin Kadro Dergisi hareketi, misyonunu tamamlayamadan dağılmıştı. İlâve edelim ki, bu derginin Şevket Süreyya Aydemir, Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi iktisat bilimi ile pek ilgisi bulunmayan ve edebiyatçı kişilikleri ön plânda gelen ünlü yazarları, doğrusunu söylemek gerekirse, bu işin gereğince üstesinden gelememişlerdir. Devletçilik politikasının zamanla sağa ya da sola çekilmesinde, işbaşına gelen hükümetlerin bu konuya çok farklı hatta bazen, birbirinden tamamen zıt açılardan bakmaları da önemli bir neden olmuştu diyebiliriz.
--------------------------------------------------------------------------------
NOT: Bu konferans, ****** Araştırma Merkezi Başkanlığı adına 14 Şubat 1995 tarihinde Afyon’da Prof. Dr. Bülent Dâver tarafından verilmiştir.
----------------------
- ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 31, Cilt: XI, Mart 1995
1929-1930 Dünya bunalımına kadar Türkiye’de ulusal ekonomi yukarıda belirttiğimiz anlayışlardan hareket edilerek ele alınmış ve uygulamalar daha çok bu yönde yapılmıştı. Ancak, 1929 yılında, önce Amerika Birleşik Devletlerinde patlak veren büyük ekonomik bunalım, artan işsizlik, ekonomik durgunluk, enflasyon, hayat pahalılığı giderek bütün dünyaya yayılmaya başlamış ve her ülke bunun tesirlerini az veya çok hissetmeye başlamıştı. Nisbeten fakir ve savaşların yaralarını henüz saramamış olan Türkiye’de de bu bunalım etkisini göstermişti. Birçok devlet gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti de, 1930 yılından itibaren, ekonomide devlet müdahaleciliğine yer veren bir sisteme doğru kaymıştır. Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu çıkarılmış, döviz, para arzı ve dolaşımı işlevi sıkı kontrol altına alınmıştır. 1931 yılında toplanan CHP Kurultayı’nda ekonomide devletçilik modeli uygulanmasına karar verilmiştir. Peki devletçilik neydi ve Türkiye’de nasıl uygulandı?
Devletçiliği, ****** ve arkadaşları kısaca “ferdin yapamayacağı işleri devlet yapar” şeklinde tanımlamışlar ve devletçilik ilkesi için şu gerekçeleri öne sürmüşlerdi: Ülkemiz uzun süren savaşlarda yanmış, yıkılmış ve harabeye dönmüştür. Yurdun yeniden imarı ve kalkınması için yabancı sermaye istekli davranmamaktadır. Türk müteşebbislerinin elinde de bir iş için gerekli kaynak ve mali imkânlar yoktur. Şu halde devlet, başta endüstri olmak üzere, birçok alanda ekonomik hayata girecek, demir yolları, fabrikalar, barajlar, sosyal tesisler yapacak ve ayrıca Batı’da daha çok özel teşebbüsün elinde olan telefon, telgraf, posta ve radyo tesislerini ve gerekli diğer teşebbüsleri kuracak ve işletecektir. Peki, bu devletçi sistem, Marksist, sosyalist-kollektivist ve liberal-kapitalist pazar ekonomileri karşısında hangi konumda bulunacaktı? ****** bizde devletçiliği şöyle anlatmaktadır: “Bizde devletçilik, bazılarının sandığı gibi, sosyalist teorilerden ilham alınarak kurulmamıştır. Yani bizim devletçiliğimiz bir sosyalist ekonomi düzeni değildir; ama devletçilik, liberal-kapitalist bir sistem de değildir. Devletçilik Türkiye’nin koşullarından, öz ihtiyaçlarından doğmuş, Türkiye’ye has bir sistemdir”. Ekonomi politikasında buna üçüncü yol, yahut karma ekonomi modeli de denilebilirdi. Devletçilik ilkesi, 1937 yılında yapılan anayasa değişikliğiyle CHP’nin “altı ok”uyla birlikte Anayasaya da girmiş ve ******’ün ölümünden sonra İkinci Dünya Savaşı içinde kabul edilen olağanüstü hal ekonomi kanunları ve uygulamaları ile de artarak devam etmiştir. Bu kanunların en önemlilerine örnek, İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı döneminde çıkarılan Milli Korunma Kanunu ve Varlık Vergisi Kanunlarıdır.
Devletin ekonomik hayata çeşitli yönlerden müdahalesi ve devlet iktisadi teşebbüsleri uygulamaları yer yer bazı olumlu sonuçlar vermekle beraber, devletçilik ilkesi; zaman içinde, giderek ekonomik hayata gereksiz, hattâ keyfi denecek müdahalelerle altın yumurtlayan tavuğun, sıkıcı bürokratik formalite ve engeller yüzünden verim verememesi ve işletmelerin çoğunun büyük zararlar vermesi sonucunu doğurmuş ve ülkede beklenen hızlı ekonomik büyüme, toplumsal refah, ulusal gelirde amaçlanan yüksek artış sağlanamamıştır. KİTİer devletin bütçesinde, hazinesinde, partizan politikalar yüzünden, büyük boşluklar yaratmış ve âdeta devletin ve vatandaşın sırtına ağır bir yük, kambur olarak binmiştir.
Gariptir, seçim platformlarında ve parti programında ekonomide devletçi modele karşı, liberal-pazar ekonomisini savunan Celâl Bayar, Demokrat Parti döneminde Kamu İktisadi Teşebbüslerinin, sermaye ve güç olarak, Türkiye ekonomisinin en büyük bölümünü teşkil ettiğini, bu itibarla kendilerinin de CHP kadar devletçi olduğunu üzeri sürmüştü! Bu açıklama bir paradoks ya da politik taktik olmakla beraber, bir bakıma doğru bir tesbiti de yansıtıyordu. Bununla beraber söylemek gerekir ki, 1950-1960 yılları arasında uygulanan ekonomi politikaları giderek köylüyü, esnafı, tüccarı, müteşebbisi ve özel sektörü güçlendirecek, memnun edecek bir yönde gelişmiştir. Başta ABD olmak üzere, yabancı sermayeye kapılar aralanmıştır. Ülke genelinde eskiye göre nisbi bir refah ve büyüme görülmüştür. ABD’den de, bir kısmı hibe olmak üzere, ülkemize oldukça önemli askeri ve ekonomik yardımlar gelmeye başlamıştır.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Türkiye’de iktisat politikasının ve devletçiliğin zamanla zigzaglar ve ani dönüşler yapmasının kanaatimce iki temel nedeni vardı: Bunlardan birincisi, devletçiliğin tutarlı, sağlam bir fikir temeline ve düşünce sistematiğine oturtulamamış olmasıydı. Liderler doktriner yaklaşımları reddettikleri ve daha çok günlük ihtiyaç ve gelişmelere göre değişen pratik, ampirik, hatta bazen takdiri bir politika çizgisi izlemek istedikleri için devletçilik ilkesi istenen sonucu tam olarak verememiştir. Esasen devletçiliği bir süre sonra bir fikir temeline, sisteme oturtmak isteyen çabalar da, örneğin Kadro Dergisi hareketi, misyonunu tamamlayamadan dağılmıştı. İlâve edelim ki, bu derginin Şevket Süreyya Aydemir, Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi iktisat bilimi ile pek ilgisi bulunmayan ve edebiyatçı kişilikleri ön plânda gelen ünlü yazarları, doğrusunu söylemek gerekirse, bu işin gereğince üstesinden gelememişlerdir. Devletçilik politikasının zamanla sağa ya da sola çekilmesinde, işbaşına gelen hükümetlerin bu konuya çok farklı hatta bazen, birbirinden tamamen zıt açılardan bakmaları da önemli bir neden olmuştu diyebiliriz.
--------------------------------------------------------------------------------
NOT: Bu konferans, ****** Araştırma Merkezi Başkanlığı adına 14 Şubat 1995 tarihinde Afyon’da Prof. Dr. Bülent Dâver tarafından verilmiştir.
----------------------
- ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 31, Cilt: XI, Mart 1995
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ptsi Ocak 30, 2012 12:40 am tarafından mustim5516
» Kolombiyalı İntikam Meleği: Colombiana 2011 Türkçe Dublaj BRRip Full indir
Ptsi Ocak 30, 2012 12:35 am tarafından mustim5516
» Comprare Viagra. posologia viagra generico
Perş. Ağus. 04, 2011 4:25 pm tarafından Misafir
» Acquisto Viagra. opinioni cialis viagra generico
Perş. Ağus. 04, 2011 12:26 pm tarafından Misafir
» Acquistare Viagra. acquistare sildenafil viagra generico
Perş. Ağus. 04, 2011 5:07 am tarafından Misafir
» Bible students dating teachers. Online personals dating chemistry relationships.
Çarş. Ağus. 03, 2011 11:32 pm tarafından Misafir
» Oral Lab Drug Testing
Çarş. Ağus. 03, 2011 8:25 pm tarafından Misafir
» fish oil concentrate benefits
Çarş. Ağus. 03, 2011 3:02 pm tarafından Misafir
» More as chintzy as files
Çarş. Ağus. 03, 2011 12:46 am tarafından Misafir